Koku ve Yaşamımızdaki Yeri

 

Sevgili meslektaşlarım, bir önceki yazımda aslında çok farkında olmadığımız ama yaşamımızda önemli bir yer tutan koku duyumuz ve fizyolojisini incelemiştik.

Bu yazıda ise; koku duyumuzun yaşamımızdaki yeri ve kokulardan nasıl fayda sağlayabileceğimize göz atacağız. Aslında son yıllarda yapılan bazı çalışmalar olfaktör reseptörler ile saç uzması ve zayıflama bağlantılarını da kurmakta. İleriki yazılarımızda bu güncel konulara da değineceğiz.

 

Koku duyumuz hafızada önemli bir rol oynarken, günlük duygularımızında %75’ini etkilemektedir.

Koku molekülleri, her soluk alıp verdiğimizde burnun içine girerek, koku reseptörleriyle etkileşime geçerler. Her birimiz, 10,000’in üzerinde koku molekülünü birbirinden ayırt edebiliriz. Koku reseptörleri, aldıkları bilgiyi limbik sistemindeki, koku alma merkezine iletirler.

Limbik sistem, özellikle duygusal yaşamımızdan sorumlu ve hatıraların oluşumu ile çok ilgidir.

 

Limbik sistem, hafıza ve duyguları kontrol etmesinin yanı sıra iştah, sinir sistemi, vücut sıcaklığı, stres seviyesi ve konsantrasyonu etkileyen hormonların salgılanmasını kontrol eden hipofiz bezi ve hipotalamus ile bağlantılıdır. Koku alma sistemi beyinde yer aldığından, hafıza, ruhsal durum, stres ve konsantrasyon ile yakından ilişkilidir.

 

Duygu iletişimi ve koku

 

Kokunun ruhsal durum, hafıza, duygular, eş seçimi, bağışıklık sistemi ve hormonları etkilediği yönünde araştırmalara ve koku ve psikoloji arasındaki bağlantıyı araştıran çalışmalara 2000 yılı sonrasında daha çok görmekteyiz.

Koku ve Bellek

Koku ve bellek arasındaki bağlantı ve bilgilerin bellekten geri getirme aracı olarak kullanılabilmesi, kokunun en önemli özelliği olarak görülmektedir.

2000 yılı ve sonrasında yapılan çalışmalar özellikle; 6-10 yaşlardaki anıların, kokular aracılığıyla otobiyografik bellekten geri getirmede önemli bir uyarıcı olduğunu gösteriyor.

Eski anıları geri getirmenin yanında kokuların yeni öğrenilen bilgilerin de daha iyi hatırlanmasını sağladığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.

Yapılan bir çalışmada katılımcılara; öğrenilmesi gereken bilgiler ortam kokulandırılarak verilmiş. Aynı günün gecesinde, uyku esnasında aynı kokunun tekrar verilmesi, ertesi gün gerçekleşen toplantıda performansı artmıştır.

Bu durum kokunun pasif olarak dahi bireyde hatırlatıcı bir etki oluşturduğunu göstermektedir ve bilişsel performansda kokunun etkisini ortaya koymaktadır.

Yapılan başka bir çalışmada kokunun beyin fırtınası performansı üzerindeki etkisi bellekten geri getirme aracılığıyla incelenmis¸tir. Yaratıcılık tartışmasında uyarıcı kelimeler katılımcılara çalışmadan önce verilirken, ortama mandalina kokusu uygulanmıştır. Daha sonra çalışma sırasında ortama mandalina kokusu verildiğinde, katılımcıların kelimeleri daha iyi hatırladıkları görülmüştür. Bu kelimeler yardımıyla da üretilen düşünce ve fikir sayısı artırmıştır. Çalışma beyin fırtınasında, kokunun bellekten geri getirmedeki etkisini ortaya koymaktadır.

Koku yaratıcılık, bellekten getirme ve öğrenilen bilgilerin hatırlanmasında etkili bir ajan olarak kullanılabilir.

Kokular, bağlama bağlı bellek açısından da geri getirmede önemli bir uyarıcıdır. Bu yaklaşıma göre bilgiler bellekte depolanırken beraberinde çevresel uyarıcılar da depolanır ve bilgiler geri getirilirken bu çevresel uyarıcılar ipucu olarak kullanılabilir. Eğer bilgileri depolarken aynı ya da benzer bir ortama yeniden girersek bilgileri geri getirmemiz daha kolay olur. Aynı duygudurumu hissetmek bile bu kolaylaştırıcı etkiyi sağlar. Koku duyumuz da duruma bağlı bellek için önemli bir ipucudur. Bu nedenle önemli davalarda şahitler olayın geçtiği yere götürülerek sorgulama yapılır.

Başka bir çalışmada; katılımcılara hoşnut edici ve kötü kokular sunulmuştur. Koku daha güzel oldukça katılımcıların güzel anıları hatırladıkları görülmüştür. Daha sonra ise katılımcılara pozitif ve negatif kokular dahil olmak üzere çeşitli kokular denetilmiştir. Verilen işlemlerde aynı kokuyu alan katılımcılar problemi çözmek için daha az zaman harcamışlardır.

Bilgiler depolanırken ortamdaki koku, daha sonraki çalışmalarda hatırlatıcı olabilmektedir.

Sıcaklık, koku gibi aynı fiziksel koşullarda, belli uyaranların varlığıyla beraber öğrendiğimiz bilgileri, aynı koşullar tekrar yaratılıp aynı uyaranlar bize tekrar verildiğinde, rahatlıkla hatırlayabiliyoruz. Eğer yabancı dilde bir kelime grubunu, örneğin yasemin kokan bir ortamda ezberlediysek, bu kelimeleri gene yasemin kokan bir ortamda çok daha iyi hatırlayabiliyoruz.

Birçoğumuz bir koku duyduğumuzda bununla bağlantılı anıları hatırlar veya bir parfüm kokusu duyduğumuzda o parfümü kullanan kişiyi anımsarız. Bazen burnumuza bir koku gelir ve onu sadece bir saniyeliğine bile hissetmemiz, bizi çok uzaklara anıların tam ortasına götürüp bırakır. Geçmişteki o anı, bulunduğumuz mekânı, hatta o duyguları öylesine net, öylesine canlı hatırlarız ki, şaşırır kalırız.

Bu koku, geçmişten birisinin kullandığı bir parfüm ya da çocukluk günlerimizde anneannemizin pişirdiği kurabiyelerin kokusu olabilir. Her zaman kokuların güzel olması da gerekmez. Çocukluk yıllarındaki kurabiye kokusu veya sobada pişen kestane kokusu bizi onlarca yıl öncesine götürüp rahatlama hissi verirken, küf kokan bir ortama girdiğimizde ise üniversite yıllarında kaldığımız evin hafif rutubetli kokusuyla bir anda o yıllara gider ve sadece evi değil, sınavların stresini, o günlerde dinlediğimiz şarkıları ve o dönemdeki arkadaşlarımızı yanı başımızda hissederiz.

 

Kokular, belirli anıları tetikleyen çok güçlü bir araçtır ve kayıp anıları kişiye hatırlatma amacıyla terapide kullanılır. Toronto Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar, kokuların tetiklediği anıların daha net, daha yoğun ve daha duygusal olma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni, kokuyu işleyen beyin bölümünün duygu ve hafızada yer alan kısımlarla doğrudan bağlantılı olmasıdır.

 

Koku ve Dikkat

Koku ve dikkat arasındaki ilişkiyi gösteren çalışma sayısı az olmakla birlikte etkileyici sonuçlar bulunmaktadır.

2002 yılında yapılan bir araştırmanının sonucunda, pozitif veya negatif koku alan katılımcıların tepki sürelerinde kısalma gözlemlenmiştir. Bu da kokunun beğenilip beğenilmemesinden bağımsız olarak karar verme sürecinin hızlandırdığını ortaya koymaktadır.

Newcastle’daki Northumbria Üniversitesinde yapılan araştırmada, hafıza özellikleri test edilen kişiler iki ayrı odaya konmuş. Bir odaya biberiye yağı, diğer odaya ise normal parfüm sıkılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu biberiye uçucu yağının öğrenme kapasitesini arttırdığı ve hafızayı %60-70 oranında yükselttiği belirlenmiştir.

Biberiye yağının, öğrenme ve algılama kapasitesini yükselten ve hafıza yeteneğini ciddi düzeyde arttıran bir özelliği vardır. Hem kısa süreli hem de uzun süreli hafızayı güçlendirmektedir.

 

Koku, yaratıcılık görevlerinde de daha esnek düşünmeye katkı saglaması açısından önemli bir uyarandır. Özellikle eğitim alanında bilişsel performansı artırmak ve öğrenmeyi güçlendirmek açısından kokuların kullanılmasının faydalı olacağı öngörülmektedir. Aynı zamanda daha uyarıcı nitelikte aromatik kokuların kullanımı da öğrencilerin motivasyonlarını artırabilmektedir.

 

Nane, çilek, biberiye ve lavanta kokusu konsantrasyonu arttırmaktadır. Japonya'daki fabrika lavanta kokusunun koklatılmasından sonra üretimin ve verimli çalışmanın arttığı, nane koklayan sporcuların ise daha hızlı koştuğu ve konsantrasyonlarının diğer sporculara oranla daha iyi olduğu gözlemlenmiştir. Çocukların ise çilek kokusuna maruz kaldıklarında testlerde daha iyi performans sergiledikleri saptanmıştır.

 

Aromatik kokuların gücünü iyi bilen ve uzun saatler çalışılan Japonya’da birçok ofiste limon ve portakal gibi konsantrasyon ve dikkat arttırıcı aromatik yağlar kullanılarak çalışanların verimlilikleri sağlanmaktadır.

Koku ve Beyin Aktivasyonu

Diğer duyularımıza göre daha geri planda gibi gözükse de koku duyumuz birçok beyin aktivasyonuna sebep olmaktadır. Beynimizde olfaktör epitel içerisinde yaklaşık olarak altı milyon reseptör hücre bulunur. Dışarıdan aldığımız havanın %10 kadarı bu merkeze ulaşabilir ve moleküller bu reseptör hücreler yardımıyla alınır. Olfaktör reseptör hücreler olarak adlandırılan bu hücreler diğer birçok nörondan farklı olmak üzere sürekli olarak yeniden üretilebilir. Bu hücreler olfaktör bulb denilen beyin bölgesine molekülleri gönderirler ve iletici hücreler aracılığıyla koku amigdalaya ve limbik sisteme ulaştırılır.

Beynimizin kokularla ilişkili bölümü diyebileceğimiz olfaktörkorteks ile ilgili çok sayıda beyin görüntüleme çalışması yapılmıştır. Bu alanda yapılan kırk beş çalışmanın bir meta-analizinde ortaya çıkan sonuçlara göre kokuların etkilediği temel alanlar olarak amigdala ve orbitofrontal korteks bulunmuştur. Amigdala ile ilgili aktivasyon kokuların duygularla ilişkisini açıklarken orbitofrontal korteks ile ilgili aktivasyon ise bilişsel performans görevlerindeki kokunun etkisine bir açıklama niteliği taşımaktadır. Bu çalışma kokunun beynimizdeki aktivasyonunu açıklamak açısından oldukça değerli bir çalışmadır.

Koku ve Duygudurum

Kokunun belki de günlük hayatımızda en etkili olduğu alanlardan biri duygudurumumuzdur. Kokunun duygudurum üzerindeki etkisi birçok açıdan ele alınabilir. Bağlama bağlı bellek kavramı içerisinde bir çalışmada katılımcılara nötr ve duygusal yüklü resimler gösterilmiştir ve bir yıl aradan sonra aynı resimleri tekrar gösterirken katılımcıların fMRI görüntüleri alınmıştır. Duygusal yüklü resimler gösterilirken katılımcıların amigdalasında aktivasyonun daha çok olduğu bulunmuştur.

Başka bir çalışmada ise duygudurum gözlemlendiğinde, hoş koku alan katılımcılar olayları daha olumlu hatırlarken, hoş olmayan koku alanlar ise daha olumsuz anıları hatırlamıştır. Bu bulgular da özellikle amigdala ile koku arasındaki ilişkiyi vurgulamaktadır ve bilindiği üzere amigdala, duygu yüklü anılarla doğrudan ilişkilidir.

 

Bunların yanında kokuların doğrudan duygudurumu etkilediğine dair de pek çok bulgu ve çalışma vardır. Lehrner ve arkadaşlarının 2005 yılında yapılan çalışmasında portakal ve lavanta kokuları duygudurumu pozitif hale getirirken kaygıyı da azalttığı görülmüştür.

Başka bir çalışmada yine lavantanın rahatlatıcı etkisi rapor edilmiştir. Lehrner ve arkadas¸larının 2000 yılında yaptıkları başka bir çalışmada ise portakal kokusunun hastalar üzerinde kaygıyı azaltıcı bir etkisi oldugˆu ve duygudurumu pozitif hale getirdiği bulunmuştur. Diğer birçok çalışmada lavantanın rahatlatıcı etkisi tespit edilmiştir.

Hatta fareler u¨zerinde yapılan bir çalışmada lavanta kokusunun farelerde yatıştırıcı etkisinin olduğu ortaya konmuştur.

Bunlar dışında da pek çok farklı duygudurum; rahat, sakin, coşkun, üzgün...üzerinde farklı kokuların, vanilya, lavanta, portakal, biberiye, gül, ylang ylang vs etkileri olduğu bilinmektedir.

Her bir kokunun, insanlarda farklı duygudurumlara yol açtığı bir gerçektir. Müge rahatlatıcı olabilirken, nane veya birberiye kokusu uyarıcı bir etki gösterebilmektedir.

Uçucu yağlar; duygudurumu etkilerken farklı kokuların beyindeki farklı alanları etkilediğini gösteren bulgular bulunmaktadır.

Bu bağlamda kokuların duygudurum üzerindeki etkilerinin ölçülebilmesi amacıyla 2009 yılında Cenevre Duygu ve Koku ölçeği geliştirilmiştir. Bu ölçek kullanılarak, çalışmalarda katılımcıların farklı kokuları farklı değerlendirdikleri rapor edilmiştir.

Kokuların duygudurum etkileri üzerine yapılmış bu kadar fazla araştırma varken, aromaterapi’nin en önemli gücü olan koku uygulamasının, günlük yaşamdaki önemi daha iyi anlaşılabilir. Bu bağlamda aromaterapi denilince duygudurumu pozitif yönde etkilemek amacıyla kokuların kullanımı akla gelmelidir.

Kokuların duygudurum üzerindeki etkileri son yıllarda çalışma konusu olurken aslında bu yeni bilinen bir konu değildir. Kokular birçok eski medeniyetten günümüze bir terapi yöntemi olarak geleneksel olarak gelmiştir. Aromaterapi, Mısır ve Hindistan gibi ülkelerde binlerce yıllık geleneğe dayalı bir bitkisel tedavi yöntemidir. Her ne kadar eski bir gelenek de olsa aromaterapi modern bilimde 2000 yılı sonrası kendine yer bulabilmiştir. ABD’de ve başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde hemşireler ve doktorlar özellikle yaşlılar, kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere aromaterapiyi kullanmaya başlamışlardır. Aromaterapi çalışmaları, kokuların duygudurum üzerindeki etkilerinden yola çıkarak hastaların kendilerini daha iyi hissetmeleri amacıyla kullanılmaktadır.

 

Aromaterapinin günümüzde bir destek tedavi yöntemi olarak kullanıldığı hastalıklardan biri de demanstır. 2002 yılında yapılan bir çalışmada güzel koku sunumunun demans hastaları üzerindeki etkisini incelemiştir. Dört haftalık süreçten sonra melisa kokusunun demans tedavisinde etkili ve güvenilir bir yol olduğu ve yaşam kalitesini arttırdığı rapor edilmiştir. 2001 yılında yine demans hastaları üzerine yapılan bir c¸alışmada aromaterapinin özellikle masaj uygulamaları ile birlikte hastalar üzerinde semptomları azaltıcı bir sonuç verdiği gösterilmis¸tir. Demans hastaları üzerinde yapılan çalışmalarda aromaterapi uygulamalarının, stres ve gerilimi azalttığı rapor edilmektedir.

Parkinson hastaları ile yapılan çalışmalarda da aromaterapinin hastalara iyi geldiği rapor edilmiştir Yine benzer bir bulgu şizofreni hastalarında görülmüştür.

Burada bilmemiz gereken önemli bir nokta, aromaterapinin bu etkileri hastalığın tedavisi yönünde değildir. Daha c¸ok hastalığın semptomlarını azaltma yönünde bir etki söz konusudur.

Yapılan birçok çalışmada aromaterapinin en etkili olduğu semptomlardan birisi de rahat bir uykudur. Özellikle masaj uygulamaları ile birlikte lavanta ve benzeri etkilerde rahatlatıcı kokuların uyku bozukluğu olan hastalarda uyku kalitesini artırdığı bilinmektedir. Amerika ve Avrupa’da birçok geriatri kliniğinde hasta odalarında lavanta kokusu uygulanmaktadır.

Aromaterapinin kaygı bozukluğuna ve depresyona sahip hastalarda da etkili olduğu bilinmektedir. Aromatik koku alan katılımcıların kaygı düzeylerinde düşüş gözlemlenmektedir.

Bu sonuçlarla tutarlı bir şekilde aromaterapinin depresyon hastaları üzerinde de semptomları azaltıcı etkiler gösterdiği bulunmuştur.

Aromaterapinin psikiyatrik hastalıklardaki etkisi, düşünüldüğünde sakinleştirme ve yatıştırma üzerine etki göze çarpmaktadır.

Koku duyumuzu tek bir boyutta düşünmek mümkün değildir. Kokular farklılaştıkça insanlarda farklı etkilere neden olabilmektedir. Bu durum bazen duygudurum üzerinde bazen de bilişsel performans üzerindedir.

Bu yüzden koku değişkeni için net bir çerçeve çizmek mümkün değildir. Bazı kokular daha uyarıcı olabilirken bazı kokular daha yatıştırıcı etkiye sahip olabilmektedir

Aynı zamanda çalışma ve ofis ortamlarında da uygun aromatik koku kullanımının çalışma performansını artırması beklenen bir sonuçtur.

Aromaterapi uygulamalarında temel amaç kişinin hayat kalitesini, iyi oluşunu ve mutluluk düzeylerini artırmaktır.

Osmanlı’da yüzlerce yıl önce geleneksel olarak akıl hastalıklarının tedavisinde kullanılan gül, hem solunum hızını hem de kan basıncını düşürmektedir.

Gül yağı halk arasında güzel koku özelliğinden dolayı kullanıldığı gibi sakinleştirici etkisi ve cilt bakımı için de kullanılmaktadır. Son zamanlarda yapılan çalışmalar da gül yağının, ruhsal rahatlatıcı, uyku düzenleyici, sakinleştirici ve tansiyon düşürücü etkilerinden bahsetmektedir.

Koku ve Rüyalar

Yine bir araştırma sonucuna göre, uyumadan önce yatak odasına veya yastığa sıkılan çiçek kokulu spreyler, kişilerin daha pozitif rüyalar görmesini sağlıyor.

 

Heidelberg Üniversitesi Uyku Bozuklukları Merkezi'nde yapılan araştırmada, erkeklere ve kadınlara uyurken çiçek kokusu ya da hidrojen sülfit kokusu koklatıldı. Sonuçlar, kişilerin rüyalarının duygusal içeriğinin kokladıkları kokuyla bağlantılı olduğunu gösterdi. Hoş kokuyu koklayanlar, çok daha hoş rüyalar gördüler ve kükürt kokusuna maruz kalanlar ise kabus gördüler. Hoş kokuların kabus riskini azaltıp azaltamayacağını ise ayrı bir araştırma konusu..

 

Araştırmalar, kokuların rüyalar, duygular, stres, ağrı, konsantrasyon ve hafıza gibi neredeyse her şeyi etkilediğini göstermiştir. Örneğin lavanta kokusu birçoğumuzda kendimizi iyi hissettiren hormonların salgılanmasını sağlar ve bizi mutlu eder, gül kokusu kan basıncını düşürür ve rahatlatır.

Koku ve uyku sorunu uykusuzluğumuzu ve stresimizi etkiler

 

Lavanta, vanilya, kahve ve gül kokusu uykusuzluk ve stres konusunda yardımcı olabilir. Maryland Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, lavanta kokusu uykusuzluk, kaygı, stres ve ağrıya yardımcı olabiliyor. Araştırmacılar, lavanta ile yapılan aromaterapinin sinir sisteminin aktivitesini yavaşlatabileceğini, uyku kalitesini artırabileceğini, gevşemeyi sağlayabileceğini ve uyku bozukluğu çeken insanlarda ruh halini yükselttiğini söylüyor.

Kaliforniya Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre ise, kahvenin kokusu da sakinleştirici bir etki yaratabiliyor. Almanya'daki Tubingen Üniversitesi'ndeki bir çalışmada ise vanilya kokusu sakinleştirici bir etkiye sahip. Vanilya uçucu yağının yeni doğan kliniklerinde özellikle premature bebeklerde uygulanmasına yine son yıllarda rastlamaktayız.

 

Kokular para harcama davranışımızı etkiler

 

Kokular ne satın aldığımızı ve ne kadar para harcadığımızı etkileyebilir. Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, güzel kokular insanların ürünleri %84 oranında daha çekici bulmalarını sağlıyor.

Satış ve pazarlama alanında da müşterilerin duygudurumlarını arttırmak ve alışverişlerini daha rahat ve daha fazla yapabilmeleri için aromatik koku kullanımının yaygınlaştığını, büyük mağaza ve otellerin güzel aromatik kokuları kullandıklarını görmekteyiz.

Bilimsel çalışmalar, fark edilebilir bir seviyede yayılmış hoş kokuların tüketici isteklerini doğruladığını, işyeri üretkenliğini artırdığını, ayrıca da sağlık ve tıbbi durumlara yardımcı olduğunu göstermektedir.

 

Örneğin; ABD’de bir kumarhanede gerçekleştirilen bir denemede, test alanına hoş bir koku verildikten sonra kumar gelirlerinde %48’lik bir artış sağlandığı görülmüştür. Deneme sonucunda, havadaki fark edilir kokunun müşterinin kendini daha iyi hissetmesine ve kumar oynama arzusunun artmasına neden olduğu anlaşılmıştır.

 

Anosmi nedir?

Koku duyusunun kaybına anosmi, azalmasına hiposmi, kötü koku algılamaya kakosmi denir. Beyin tümörü gibi çeşitli organik hastalıklarda ve kimsayal maddelere maruz kalma durumlarında, kokain gibi bazı uyuşturucu kullanımlarında anosmi ortaya çıkabilir. Anosmi hafızayı direk etkiler, ayrıca dikkat dağınıklığı oluşturabilir. Hatta Alzheimer gibi ciddi unutkanlık hastalıklarının ilk belirtileri arasında görülmektedir.

 

Yaşamın heryerinde var olan koku duyumuzu kaybetmemek üzere…

Daha fazla bilgi

 

Uzm. Ecz.Sevil Ağalar Altınel

www.naturenurture.com.tr

 

 

Referanslar :

  • Rasch, Buchel, Gais ve Born, 2007;
  • Rihm, Diekelmann, Born ve Rasch, 2014;
  • Ritter ve ark., 2012
  • Buckle, 2001; Chu ve Downes, 2002; Cooke ve Ernst, 2000; Ilmberger ve ark., 2001; Lehrner, Eckersberger, Walla, Po¨tsch ve Deecke, 2000; Lehrner, Marwinski, Lehr, Johren ve Deecke, 2005; Ludvigson ve Rott- man, 1989; Millot, Brand ve Morand, 2002; Rubin, Groth ve Goldsmith, 1984).
  • Chu ve Downes, 2000, 2002; Rubin,
  • Akben, C. (2015). Koku ve bilis¸sel uyarımın beyin fırtınasında yaratıcılıgˆa etkisi. Yayınlanmamıs¸ yu¨ksek lisans tezi, Abant I·zzet Baysal U¨niversi- tesi Sosyal Bilimler Enstitu¨su¨.
  • Bottari, D., Heimler, B., Caclin, A., Dalmolin, A., Giard, M. ve Pavani, F. (2014). Visual change detection recruits auditory cortices in early deafness. NeuroImage, 94, 172-184.
    Doi: 10.1016/j.neuroimage.2014.02.031
  • Buchbauer, G., Jirovetz, L., Jager, W., Dietrich, H. ve Plank, C. (1991). Aromatherapy: Evidence for sedative effects of the essential oil of lavender after inhalation. Zeitschrift Fur Naturforschung C, 46(11-12), 1067-1072.
  • Buchbauer, G., Jirovetz, L., Jager, W., Plank, C. ve Dietrich, H. (1993).
  • Ballard, C. G., O’Brien, J. T., Reichelt, K. ve Perry, E. K. (2002). Aromatherapy as a safe and effective treatment for the management of agitation in severe dementia: The results of a double-blind, placebo- controlled trial with Melissa. The Journal of Clinical Psychiatry, 63(7), 553-558.
  • Kalem Egˆitim ve I·nsan Bilimleri Dergisi 2018, 8(1), 215-235 229
  • Fragrance compounds and essential oils with sedative effects upon inhalation. Journal of Pharmaceutical Sciences, 82(6), 660-664.
  • Buckle, J. (2001). The role of aromatherapy in nursing care. The Nursing Clinics of North America, 36(1), 57-72.
  • Cannard, G. (1996). The effect of aromatherapy in promoting relaxation and stress reduction in a general hospital. Complementary Therapies in Nursing & Midwifery, 2(2), 38-40.
  • Carlson, N. R. (2010). Fizyolojik psikoloji: davranıs¸ın no¨rolojik temelleri. (M. S¸ahin, C¸ev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
  • Chrea, C., Grandjean, D., Delplanque, S., Cayeux, I., Le Calve´, B., Aymard, L., Velazco, M. I., Sander, D. ve Scherer, K. R. (2009). Mapping the semantic space for the subjective experience of emotional responses to odors. Chemical Senses, 34(1), 49-62.
  • Chu, S. ve Downes, J. J. (2000). Long live Proust: The odour-cued autobiographical memory bump. Cognition, 75(2000), B41-B50.
    Doi: 10.1016/S0010-0277(00)00065-2
  • Chu, S. ve Downes, J. J. (2002). Proust nose best: Odors are better cues of autobiographical memory. Memory & Cognition, 30(4), 511-518.
    Doi: 10.3758/BF03194952
  • Cooke, B. ve Ernst, E. (2000). Aromatherapy: A systematic review. British Journal of General Practice, 50, 493-496.
  • Daniels, J. K. ve Vermetten, E. (2016). Odor-induced recall of emotional memories in PTSD-Review and new paradigm for research. Experimental Neurology, 284, 168-180. https://doi.org/10.1016/j.expneurol.2016.08.001
  • Diego, M. A., Jones, N. A., Field, T., Hernandez-reif, M., Schanberg, S., Kuhn, C., Galamaga, M., McAdam, V. ve Galamaga, R. (1998). Aromatherapy positively affects mood, eeg patterns of alertness and math computations. International Journal of Neuroscience, 96(3-4),
  • Dolcos, F., LaBar, K. S. ve Cabeza, R. (2005). Remembering one year later: Role of the amygdala and the medial temporal lobe memory system in retrieving emotional memories.
  • Smallwood, Brown, Coulter, Irvine ve Copland 2001
  • Ballard ve ark., 2002; Holmes ve ark., 2002; Smallwood ve ark., 2001
  • Snow, Hovanec ve Brandt 2004
  • Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America, 102(7), 2626-2631.
  • Groth ve Goldsmith, 1984). Chu ve Downes (2000)
  • Ritter, Strick, Bos, Van Baaren ve Dijksterhuis, 2012). R
  • Akben’in (2015)
  • Cos¸kun ve S¸enyurt, 2015
  • Millot, Brand ve Morand (2002) yapmıs¸ oldukları aras¸tırmanın sonu-
  • Chu ve Downes, 2002; Ehrlichman ve Halpern, 1988; Herz, 1997, 1998
  • Smith ve Vela, 2001
  • Kalem Egˆitim ve I·nsan Bilimleri Dergisi 2018, 8(1), 215-235 221
  • Godden ve Baddeley, 1975
  • Eich ve Metcalfe, 1989
  • Chu ve Downes, 2002; Ehrlichman ve Halpern, 1988; Herz, 1997, 1998;
  • Herz, Schankler ve Beland, 2004;
  • Ritter ve ark., 2012;
  • Wiemers, Sauvage ve Wolf, 2014
  • Ehrlichman ve Halpern (1988)
  • Herz, Schankler ve Beland (2004)
  • Godden ve Baddeley, 1975
  • Eich ve Metcalfe, 1989
  • Herz, Schankler ve Beland, 2004;
  • Ritter ve ark., 2012; Wiemers, Sauvage ve Wolf, 2014
  • Seubert, Frei- herr, Djordjevic ve Lundstro¨m 2013
  • Dolcos, LaBar ve Ca- beza 2005
  • Wang, LaBar ve McCarthy, 2006
  • Buchbauer, Jirovetz, Jager, Dietrich ve Plank, 1991
  • Diego ve ark., 1998; Field ve ark., 2005; Ludvigson ve Rottman, 1989; Moss ve ark., 2003).
  • Diego ve ark., 1998; Field ve ark., 2005; Herz, 2009; Moss ve ark., 2003; Moss,