• İnsanoğlu tarih boyunca bedenini ve kendini güzelleştirmek için çareler aramıştır. 

  • Kozmetik kullanımı çok eskilere, medeniyetlerin başladığı tarihlere dayanmaktadır. 

♦ Yapılan ilk merhem reçetesine   Ebers papirüslerinde rastlanır.   Milattan önce 3.yüzyılda, firavunların birinci hanedanı Teta kralının annesi tarafından hazırlanan bu merhem, saçları uzatmak için kullanılırmış.

♦ İnsanoğlu, mineraller ve bitkilerden elde edilen boyalarla kendilerini nazardan korumak amacı ile göz makyajı yapmıştır.

♦ Herodotos'a göre, Seytes kadınları, servi ve sedir ağaçlarının odunu ile günlük bitkisini   sert bir taşın üzerinde ezerek su ile karıştırıp bir macun haline getirir ve bu karışımı yüzlerine, bedenlerine sürerlermiş.

♦ Bu sıvı ancak ertesi gün çıkarılırmış. Böylece bedenlerinde hoş bir koku kalır, ciltleri de yumuşaklık ve parlaklık kazanırmış.

ESKİ MISIR’DA ÖLÜLERLE BİRLİKTE EŞYALARIN DA MEZARA KONULDUĞU DÖNEMDE YÜZE SÜRÜLEN BOYALARIN KARIŞTIRILDIĞI KÜÇÜK KASELER VE BİNLERCE YIL SONRA KOKUSUNU KORUYAN MERHEM KAPLARI ... BİZE KOZMETİK KULLANIMININ NE KADAR ESKİLERE DAYANDIĞINI GÖSTERİYOR...

♦ Eski Mısırlılar banyolarına çeşitli kokular koyar, bedenlerini kil ile temizler, banyodan çıkınca da ciltlerinin kuru kalmaması için bedenlerine güzel kokulu yağlarla masaj yaparlarmış.

♦ Çinliler Akapunturu ilerlettikleri sırada eski Mısırlılar esanslar üzerinde bilgi edinmeye çalışıyorlarmış.

> Pudra, ilk olarak M.Ö 2500 yıllarında Mısır ve İran’da ortaya çıkmıştır. Cildi beyazlaştırmak için bazı maddeleri karıştırarak yüze sürülen bu karşıma ‘Talak’ deniyordu.  Bugünkü talk kelimesi talak’tan gelmektedir.

♦ Kısacası insanoğlu kendini ve bedenini güzelleştirmek için yüzyıllarca arayış içinde olmuştur.

♦ Toplumlarda kaliteli yaşam isteğinin giderek artması, sağlıklı, genç ve güzel görünerek sosyal anlamda konumunu ve kendine güvenini yükseltme çabası, beraberinde bugün ekonomik karşılığı milyon dolarla ifade edilen kozmetik sektörünün gelişmesine neden olmuştur.

♦ Kozmetik ürünler günlük yaşamımızda güzel ve bakımlı görünmek, sosyal yaşamda fark edilebilir olma amaçları ile yaşamımızın değişmez bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

♦ İlaçlardan farklı olarak günlük yaşamımızda kozmetikler ile her gün temas etmekteyiz.

♦ Bugün kadın veya erkek her yaş grubundan ve her sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel kesimden bireyler ihtiyaçları doğrultusunda birden fazla sayıda kozmetik ürün kullanmaktadır.  

> Ortalama bir kişinin günde 5-6 değişik kozmetik kullandığını düşünürsek, uzun süreli tekrarlayan uygulamalarda, güvenli ve temiz kozmetik kullanmanın önemini daha iyi anlayabiliriz.

⇒ Günümüzde artan ve erken yaşlarda görülmeye başlanan nörolojik ve metabolik hastalıklar ve kanserler doğal ürünlerin her alanda olduğu gibi kozmetik alanında da kullanılma isteğini ve bilincini arttırmaktadır. 

⇒ Bu durum Yeşil kozmetik /Doğal kozmetik/ Fitokozmetik konseptinin gelişmesini sağlamıştır.

  • Yüzyıllardır genç kalmak ve güzelleşmek için basit yöntemler ile uygulanan bitkisel karışımlar, yağlar ve ekstreler günümüzde de fitokozmetik ürünlerin içerisinde yer almaya başlamıştır.

  • Araştırmalar, 30.000 değişik kimyasalın kozmetik ürünlerde kullanıldığını göstermektedir.  Bu kimyasalların vücuttan absorbsiyonu ve vücutta birikimi söz konusudur.  

  • Yapılan bir araştırmada çok ağır olmayan ortalama makyaj yapan bir kadının 515 kimyasal maddeyi vücudunda taşıdığını ortaya koymaktadır.

  • Kozmetik ürünler, deriden emilerek sistemik toksisiteye neden olabilirler.  Artan bulgular uzun süre ve tekrarlayan dozlarda kullanılan kişisel bakım ve kozmetik ürünler ile kanser ve üreme sistemi problemleri arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır.


    ♦ Kozmetik Ürünlerde Sık Kullanılan Kimyasallar

• Parabenler:

  • Parabenler kozmetik ürünlerde, ilaçlarda ve gıdalarda antimikrobiyal amaçlı, raf ömrünü arttırmak için kullanılan koruyuculardır. Ucuz olmaları nedeni ile tercih edilirler.

  • Parabenler, östrojen reseptörlerine bağlanarak östrojenik etki gösterirler. Östrojenik etkilerinden dolayı meme kanseri ve erkek infertilitesinden suçlanmaktadırlar. In vitro ortamda insan meme kanser hücrelerinin büyümesini tetikledikleri gösterilmiştir. Meme kanserlerinin sıklıkla üst dış kadranda olması, bu alanın da antiperspirant uygulanan alanda olması bu şüpheyi desteklemektedir.

  • Propil ve butil parabenlere, erken çocukluk döneminde maruz kalınması ile erkeklerde fertilite üzerine olumsuz etkileri olabileceğine dair şüpheler mevcuttur.

  • Ayrıca metil ve propil parabenlerin, mitokondri fonksiyonlarının kuvvetli inhibitörleri olmaları nedeni ile erkek infertilitesinden sorumlu olabileceklerini düşündürmektedir.


     

• Fitalatlar:

  • Fitalatlar, kozmetik ürünlerde çözücü ve akışkanlaştırıcı olarak kullanılmaktadır.

  • Bu kimyasal ayrıca çocuk plastik oyuncaklarının ve tıbbi malzemelerin yumuşak olmasını sağlamak amacı ile de kullanılmaktadır.

  • Uzun süreli ve tekrarlayan dozlarda maruz kalmanın sonucunda, endokrin sistem hastalıkları, üreme sisteminde toksisite ve kansere yol açabilmektedir. Avrupa birliği bu maddeyi yasaklamış olmasına rağmen birçok Amerikan ürününde bulunmaktadır. 


     

• Triklosan:

  • Sentetik antibakteriyel ve antifungal bir ajandır. Antibakteriyel sabunlar, diş macunları, şampuanlar, deodorantlar, ağız suları vs birçok kozmetik üründe yer almaktadır.  Endokrin sistem bozuklukları ve tiroid problemlerine yol açabilmektedir.


     

• 1,4 dioksan: 

Sodyum Lauril sülfat, PEG (propilen glikol) olarak şampuanlar, banyo köpükleri, likid sabunlar, nemlendiriciler ve birçok kozmetik üründe yer almaktadır. Ucuz olması ve çok miktarda köpük oluşturması nedeni ile kullanılır. Organ toksisiteleri ve karsinojen etkilere neden olabilmektedir. Örneğin; meme kanserinden sorumlu tutulmaktadır.


• Civa:

  • Cilt beyazlatıcı ve ağartıcı ürünlerde uzun yıllardır kullanılmıştır.  Kullanımı yasaklanmış olmasına rağmen günümüzde birçok kozmetik üründe saptanabilmektedir.  Böbrekler üzerine toksik etkiye sahiptir. Hafıza ve sinir sistemi üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır.


     

• Nano- teknolojik ürünler:

  • Nano teknoloji ürünleri 100 nm’nin altında boyut içeren materyallerdir. Bir nanometre (nm), milimetrenin milyarda biridir. Nano-teknoloji sayesinde ürünler; iletkenlik, yüksek dayanıklılık, su ve kir tutmama ve korozyon koruması gibi çeşitli özellikler kazanmaktadır. Bu nedenle son dönemde elektronik, kozmetik, gıda, spor malzemeleri ve ilaç endüstrisinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Toksikoloji çalışmaları nanomateryallerin santral sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve akciğerler üzerine çeşitli yan etkileri olabileceğini göstermektedir.

  • Kozmetik ürünlerde ise nanomateryallerin en çok kullanıldığı alanlar güneşten koruyucular ve makyaj ürünleridir.

  • Titanyum dioksit ve çinko oksit sıklıkla güneş koruyucularda ışığı yansıtmak ve dağıtmak amacıyla kullanılmaktadır. Nanomateryal özelliği sürülmeyi kolaylaştırmakta ve transparan görünümü sağlamaktadır. Çinko içeren güneş koruyucularının %30’u, titanyum içeren güneş koruyucuların ise %70’i nanopartikül içermektedir.


     

• Metal Toksisiteleri:

→ Kurşun: 

  • Güneş koruyucular, fondotenler, ojeler, rujlar ve diş beyazlatıcı macunlar gibi pek  çok üründe kullanılmaktadır.  Nörotoksik etkilerinden dolayı; konuşma öğrenme güçlüğü ve davranıs¸ problemlerine yol ac¸abilmektedir. Aynı zamanda düşüklere sebep olabilmekte ve her iki cinsiyette de infertiliteye yol açabilmektedir. 

→ Kadmiyum:

  • Kadmiyum, DNA zincirindeki yanlış eşleşmelerin düzeltilmesini inhibe ederek malignitelere yol ac¸abilmekte, kalsiyum metabolizmasını etkileyerek kemik ve bo¨brek hasarına neden olabilmektedir.

  • Kadmiyum, bakır ve çinko zehirlenmelerinde, gastrointestinal bozukluklar, diare, kusma, stomatit, tremor, ataksi, paralizi, konvülsiyon ve depresyon görülebilir.

→ Krom:

  • Krom, kozmetiklerde pigment olarak kullanılmaktadır. Kozmetiklerde boya amacıyla kullanılan krom toksisitesinde ciltte döküntü, böbrek ve karaciğer hasarı, akciğer kanseri, solunum yolu hastalıkları görülebilir. Kromun toksisitesi oksidasyon derecesine bağlıdır.

→Bakır:

  • Biyosid etki amacıyla kullanılan bakır ise deride dermatit ve diskolorasyon, burun ve bogˆazda tahris¸e yol ac¸abilir. Kronik bakır maruziyeti beyin hasarı, progresif demiyelinizasyon, psikiyatrik rahatsızlıklar, depresyon, intihar egˆilimi, agresif ruh hali, hemolitik anemi, siroz, motor disfonksiyon ve korneal opasiteye neden olabilir

→ Çinko:

  • Metal toksisitesine bağlı kanser, solunum yolu hastalıkları, organ disfonksiyonları ve mental retardasyon görülebilir.


     


  • Kadmiyum, krom, bakır ve  çinko sabunlarda, saç kremleri ve medikal/medikal dışı kremlerde ve makyaj ürünlerinde yer almaktadır. Kozmetik  ürünlerdeki metal miktarları genellikle  çok düşük düzeylerde olmakla birlikte (en yüksek 0,793 ppm) uzun süreli tekrarlayan kullanım durumunda yan etki durumu düşünülmelidir.

  • Türkiye Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu Kozmetik Ürünlerde Ağır Metal Safsızlıklarına ilişkin klavuza Göre kozmetik ürünler ve diş macunu için ağır metallerde limit değerler olduğunu biliyor musunuz?

♦ Limit değerlere ve etkilerine aşağıda göz atalım:

Kozmetik Ürünler İçin Sınır Değerler

Kurşun

20 ppm

Kadmiyum

5 ppm

Civa

1 ppm

Arsenik

5 ppm

Antimon

10 ppm

 

Diş Macunları İçin Kabul edilebilir En Yüksek Değerler

Kurşun

1 ppm

Kadmiyum

0.1 ppm

Civa

0.2 ppm

Arsenik

0.5 ppm

Antimon

0.5 ppm

⇒ Kozmetik ürünlerin toksisiteleri ile ilgili geniş kapsamlı kontrollü çalışmalar mevcut olmamasına karşın olası toksik etkileri ve karsinojeniteleri ile ilgili çeşitli çalışmalar ve olgu sunumları bulunmaktadır. İçerik olarak ürünlerin toksisitesi az olsa dahi tekrarlayan maruziyet olası problemlere yol açabilir. Üstelik bu ürünler sıklıkla ilaç içermemelerinden dolayı toplum tarafından güvenli sayılabilmektedirler. Bu nedenle kozmetik ürünlerin toksik etkileri konusunda hekimlerin ve eczacıların dikkatli olması gerekmektedir.

Neden doğal kozmetikler?

  • Doğal hammaddeler insan genetiğine daha uygunlar, insan genetiği doğal maddeleri tanımaktadır.

  • Doğal kozmetikler kimyasal içerikliler kadar etkilidir.

  • Bitkisel içerikli ürünler sentetik içerikli kozmetiklere göre çok daha az yan etki içeriği ile ortaya çıkmakta ve tercih nedeni olmaktadır.

  • Doğal kozmetikler doğada hızla çözünürler ve ekolojiye zarar vermezler.mÖrneğin; diş macunları, peelingler, şampuanlar vs sentetik içerikli ürünlerdeki bileşenler suda ve doğada çözünemediklerinden besin zinciri yolu ile bizlere geri dönebilmektedirler.

  • Doğal kozmetiklerde, üretim standartları metotları doğaya zarar vermez.

  • Doğal kozmetik demek sadece kullanılan içerik değil, ambalaj, üretim standardı ve üretimin her aşamasında doğaya uyumlu ve saygılı olması demektir.

  • Bitkisel ürünler kozmetik preperatlarda antioksidan, anti-enflamatuvar, nemlendirici, yumuşatıcı, antiseptik, antiseboreik, anti-kerolitik ve antibakteriyel olarak yüzyıllardan beri etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Neden Fitokozmetikler? - 2

Uzm.Ecz.Sevil Ağalar Altınel